KARADENİZ’İMİZİN DOĞUSU VE BATISI

KARADENİZ’İMİZİN DOĞUSU VE BATISI

Bir ucu Kafkaslara, bir ucu ise Balkanlara uzanan Karadeniz coğrafyasındaki  kültürlerarası diyalog ve sürdürülebilir ekonomik kalkınma ancak ve ancak insanların turizm, iş dünyası ve internet aracılığı ile irtibata geçmesi ile mümkün.

Nadide tabiatı ve mozaik kültür beşiğiyle dünyanın eşsiz tarihi medeniyetine ev sahipliği yapmış Karadeniz coğrafyası, ulaşım da seferberlik ile turizm gelirini katbekat arttırma potansiyeline sahiptir. 

Sinop’tan Yalta’ya, Trabzon’dan Sochi’ye, Batum’dan Köstence’ye kadar, gemi seferlerinin makul tarifeler ile başlaması için ülkelerarası adımlar atılması diyalog ve irade ile pek tabii mümkün.

Münferit ülkelerin girişimleri tek bir fon kuruluşu vasıtasıyla ulaşım platformu altında toplanabilirse Karadeniz kendi deniz vasfından, ulaşımı bir kolay bir göl vasfına geçecektir.

Ulaşımda kolaylık girişimini destekleyen ülkelerin oluşturacakları fona transfer ve geçişleri sağlayacak kadar bütçenin oluşturulması münferit ülkelerin halklarının eğitim ve kültür altyapısına özellikle diğer ülkelerin kültürlerini tanımak ve öğrenmek açısından, hem de sosyal aile bağlarının kuvvetlendirilmesine kadar uzun yıllar kopması mümkün olmayan bir maddi ve manevi bir köprü kurulmuş olacaktır.

Bilhassa son zamanlarda yapılan çeşitli uluslararası fuarların ulaşımda istenilen neticeleri vermediği ve diyalog sağlama konusunda yetersiz kaldığı görülmektedir. Özellikle resmi kanalların gemi ve benzeri vasıtaların operatörlerine ihale ve benzeri  girişimlerle teşvik sağlayıp, gemi operatörlerinin yüklenecekleri masraflar paylaştırılabilirse Karadeniz çok daha parlak bir geleceğe adım adım yürüyecektir. Kendi  kaderine bırakılmış durumda olan Karadenizin Batı ve Doğu ucu şu an kavuşmayı beklemektedir.

Takr!ben 590 deniz mili (kilometre ile 1000 km) birbirinden uzakta olan Batum ve Köstence ucu bu birleşmenin ilk adımı olabilir ki; gemi yolculuğu masraf ve konfor açısından sektördeki  diğer muadillerine nazaran tercih sebebi olacaktır.

Kafkas ve Balkanlar coğrafyasındaki kültürlerarası diyalog ve sürdürülebilir ekonomik kalkınmanın tesis edilebilmesi, ancak ve ancak insanların kavuşması ve tanışmasıyla mümkün olur.