PARA, DİN VE ATATÜRK: İSLAMCI KESİMİN ÇELİŞKİLİ TAVRI

PARA, DİN VE ATATÜRK: İSLAMCI KESİMİN ÇELİŞKİLİ TAVRI

Değerli takipçilerim,

Bugün, diğer günlerden farklı bir anlam taşıyan kutsal Tövbe Salı günündeyiz. Daha önce bu günün özelliğini belirtmiştim ancak bu, farklı dinlerin özel günlerini yok saymak anlamına gelmez. Diğer dinlerdeki günler, Salı gibi özel günlerdir.

Bu gün, sizlere Hristiyanların dinin kurucusu Hz. İsa'nın meşhur bir sözünü anlatarak, Türkiye'deki bazı İslamcı geçinen kesimlerin neden bu söze karşı çıkıp mücadele verdiklerini açıklamak istiyorum.

Türkiye'de kullanılan paraların üzerinde ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün resmi bulunmaktadır. Bu resmin kaldırılmasını isteyen bir kesim olmasına rağmen, ülkede aklını kullanan kesim tarafından engellenmeye çalışılacaktır.

Belki Sezar'la Atatürk'ü aynı görmek doğru olmayabilir ancak Sezar da Atatürk gibi bir ülkenin lideriydi. Hz. İsa, kendi dinini insanlara anlatmaya başlayınca bir kesim rahatsız olmuş ve onu ülkenin lideri Sezar’a karşı hedef yapmak istemişlerdir. İşin altında Yahudi olan akrabaları da bulunmaktadır. Bir gün Hz. İsa’ya gelirler, "Kral Sezar’a vergi veriyoruz, bu konuda düşüncen nedir?" diye sorarlar. İsa, "Bana bir para getirin" der. Ve paranın üzerindeki resmi getirenlere sorar, "Burada kimin resmi vardır?" Aldığı cevap üzerine o meşhur sözü kullanır: "Sezar’ın hakkı Sezar’a, Tanrı’nın hakkı Tanrı’ya verin."

İşte Hz. İsa, Tanrı'nın aklını kullanarak milyarlarca insanı etkiledi, çünkü o şunu öngördü: Para, insanların yumuşak karnıdır; lider Sezar da olsanız, güç parada.

Hz. İsa paradan vazgeçmesine rağmen, bugün Türkiye'de bazı İslamcı kesimler ve tarikatlar iki şeyden vazgeçmezler: birincisi, en önemlisi para; diğeri, Kutsal kitap Kuran'ı kendi yorumlarına göre yaşatmaya devam ederler.

Aslında bakıldığında, bu kesim İslamcı falan değil; bunlar, insanların yalanlarına inanan sapkın tarikat ve tapınak şövalyeleridir. Her insan istediğine inanabilir; bu, onun doğal hakkıdır ancak yaşadığı toplumun kurucusu ve onun kurduğu bu güzel Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü yok saymak, hatta ondan nefret etmek bir akıl karı değildir.

Ne yazık ki, bugün bu sapkın tarikatların basın ve yayın organlarından birçoğu, Atatürk'e hakaret etmektedir. En acısı, hakaret etmese bile Atatürk'ün kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Atatürk ismini unutturmaya çalışması acı vericidir.